TMGD’nin ÖNEMİ

Lojistik sektörünün doğasında olan dinamizm, arz oluşan noktadan talep edilen noktaya olan ürün/hizmet akışının; taşıma, depolama, elleçleme, ağ tasarımı ve envanter kontrolü ihtiyacını karşılar. Lojistiğin fonksiyonları olarak kabul edilen bu 5 temel unsur, söz konusu sürecin sorunsuz ve güvenilir biçimde idare edilebilmesini kolaylaştırmaktadır.

Müşteri odaklı bir yapıya sahip olan lojistik sektörünün ayrılmaz bir parçası ise, tehlikeli madde taşımacılığıdır.

Tehlike, sözlük anlamıyla ele alındığında; büyük zarar ve yok olmaya yol açabilecek, durum olarak özetlenebilir. Bu taşımaya konu olan tehlikeli maddeler ise; radyoaktif, boğucu, yanıcı, patlayıcı, aşındırıcı, oksidant ve alerjen özellikleri itibarıyla, bulundukları çevre ve organizma üzerinde kayıp ve/veya hasarlara yol açabilen; katı, sıvı ve gaz halindeki maddeler olarak tanımlanırlar.

Tehlikeli madde taşımacılığını ele aldığımızda ise, sürece dolaylı veya doğrudan müdahil olan insan faktörü, tehlikenin boyutlarında belirleyici olmaktadır. Kaza veya ihmal sonucunda ortaya çıkabilecek hasar ve kayıplar; süreç boyunca alınacak tedbirlerle önlenebilir ve kaza sonucunda ortaya çıkan sonuçların en zararsız biçimde çözümlenmesi adına ise, güvenlik planı ile kontrol altına alınabilir.

Bu tanımlamaların sonucunda, tehlikeli madde taşımacılığı sürecindeki yüküm ve sorumlulukların odağında, Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı yer almaktadır.

İşletme içerisindeki faaliyetler göz önüne alındığında, bir danışman başlıca aşağıdaki görevleri yapar; (Bkz. ADR Bölüm 1.8.3)

– Tehlikeli malların taşınması hususundaki zorunluluklara uygunluğun izlenmesi,

– Tehlikeli malların taşınması hususunda işletmeye öneriler sunulması,

– Tehlikeli malların taşınması dahilindeki işletme faaliyetleri konusunda işletme yönetimine, yoksa yerel bir kamu kurumuna yıllık rapor hazırlanması. Bu gibi yıllık raporlar 5 yıl saklanır ve talep üzerine ulusal kurumlara ibraz edilir.

– Taşınan tehlikeli malların saptanmasını düzenleyen zorunluluklara uygunluk prosedürleri,

– Taşıma araçları satın alınırken, işletmenin taşınan tehlikeli mallara ilişkin özel zorunlulukları dikkate alıp almadığı,

– Tehlikeli malların taşıma, yükleme ve boşaltımında kullanılan teçhizatların kontrol yöntemleri,

– Mevzuatta yapılan değişiklikler dahil olmak üzere, işletme çalışanlarının uygun eğitimi ve bu eğitimin kayıtlarının saklanması,

– Tehlikeli malların taşınması, yüklenmesi veya boşaltılması sırasında bir kaza ya da güvenliği etkileyecek bir olay meydana gelmesi durumunda uygun acil durum yöntemlerinin uygulanması,

– Araştırma yapılması ve gerektiğinde tehlikeli malların taşınması, yüklenmesi veya boşaltılması sırasında meydana gelen ciddi kazalar, olaylar ya da ciddi ihlaller konusunda rapor hazırlanması,

– Kazaların, olayların ya da ciddi ihlallerin tekrar oluşmasına karşı gerekli önlemlerin uygulanması,

– Alt yüklenicilerin veya üçüncü tarafların seçiminde ve kullanımına ilişkin olarak tehlikeli malların taşınmasıyla ilgili yasal kuralların ve özel gereksinimlerin ne ölçüde dikkate alındığı,

– Tehlikeli malların taşınması, doldurulması veya boşaltılmasında yer alan çalışanların operasyonel prosedürler ve talimatlar hakkında detaylı bilgiye sahip olduklarının onaylanması,

– Tehlikeli malların taşınması, yüklenmesi veya boşaltılmasında yer alan risklere karşı daha hazırlıklı olmak için önlemler alınması,

– Taşıma sırasında bulunması gereken dokümanların ve güvenlik teçhizatlarının, taşıma aracında bulunduğunu temin etmeye yönelik onaylama prosedürlerinin uygulanması ve bu doküman ve teçhizatların düzenlemelere uygunluğu,

– Yükleme ve boşaltma işlemlerini düzenleyen zorunluluklara uygunluğun temin edilmesine yönelik onaylama prosedürlerinin uygulanması,

– 1.10.3.2’de belirtilen güvenlik planının bulunması.

Her süreçte olduğu gibi; Tasarlama, Onaylama, Görevlendirme, Yürütme, Kontrol unsurlarının bir araya gelmesi ve her aşamanın aynı önemle sürdürülmesi gereklidir. ADR çerçevesinde de, yetki ve sorumlulukların yürütücüleri belirlenmelidir. Buna istinaden, yürütme sürecinin misyonu dahilinde; genel bilinçlendirme ve göreve özgü eğitimler gerçekleştirilmelidir.

Ülkemizde henüz çok yeni olarak yürürlükte olan bu mevzuatın layıkıyla ifa edilmesindeki en önemli husus, ADR’nin zorunluluk ve uygunluk prosedürlerini rehber almanın yanı sıra, süreçte yer alacak yetkili personelin; tedbir ve güvenlik planı çerçevesinde sorumlu kılınmasıdır.

Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı’nın görev ve sorumlulukları, ADR çerçevesinin ötesinde ve sosyal sorumluluk misyonuna sahip olmalıdır. Türkiye basınında yer alan ve muhasır medeniyetlerin bakış açısının aksine; haber için olay yaratır zihniyette, elde edebileceği gelirler üzerinden ele alınan TMGD kurumunun, itibarsızlaştırılmasına izin verilmemelidir. Bu kör zihniyete karşı entellektüel zihin yapısına sahip danışmanlar, ADR mevzuatı ve sektör öncüleri olan kişi, kurum ve ülkeleri rehber alarak, deneyim ve bilgilerini paylaşmalıdırlar. Şayet, kurumların itibarsızlaştırılmasına dayalı yürütülen toplum mühendisliği; bireysel eğitim ve sorumluluk bilinciyle hareket eden kişilerin çabaları ile başarısızlığa mahkum edilebilir.

Tehlikeli olan maddeler değil, maddeleri tehlikeli kılan insanlardır.

Bir cevap yazın