COVID-19 SONRASINDA TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNİN KİLİT UNSURLARI
Covid-19 salgını sebebiyle uluslararası ticaretin kısıtlanması ve sınır kapılarının tedbirli olarak kapatılması, ekonominin temel taşlarından arz ve talep dengelerinin bozulmasına yol açmıştır. Dünya, lojistik sektörünün; bir vücudun nefes alış verişi kadar hayati rolünün olduğunun farkına varmıştır.
Ayrıca çağımızın gerektirdiği dijitalleşme adımları, salgın sebebiyle temassız ticaret doğrultusunda çok daha hızlı atılmak zorunda bırakılmıştır.
Salgın sonrası süreçte dikkate alınması gereken unsurları olarak 4 başlıkta toplamak mümkündür;
- Tedarik zinciri yönetimi,
- Envanter yönetimi
- Performans değerlendirme kriterleri
- Tedarik zinciri olgunluk modeli
Malum salgın süreciyle kırılganlığı test edilen tedarik zinciri yönetim modelleri; küreselleşme ve ulaştırma teknolojilerinin gelişimi ile, ürün ve hizmetlerin hazır bulundurulabilirlik ve acil durumlara karşı tepkime hızı faktörlerini göz ardı ettiğini fark etmiştir.
Black Swan Events (Siyah Kuğu Olayları) olarak adlandırılan durumlar, önceden öngörülemeyen durumlara ve sonuçlara yol açan vakalardır. Bu olayların sonuçları, belirlenemeyen bir dönemde sonuçlarını göstermektedir. Karşılaştığımız covid-19 salgını da, bu olaylara bir örnektir.
Firmaların envanter yönetimlerinin odağında olan müşteri hizmeti, operasyonel performans ve maliyet kriterleri; covid-19 gibi bir Black Swean Event karşısında, kurumsal değer ve iş sürekliliği gibi değerlerin gölgesinde kalmıştır. İşletmelerin önceliği, yaşamsal fonksiyonlarını sürdürebilmek ve ürünlerini tüketicilerle buluşturabilmek olmuştur.
Bu doğrultuda; üretim ve tüketim noktalarının birbirlerine yakınlaştırılması, tedarik zincirlerinin mümkün olabildiğince yerelleştirilmesi gündeme alınmıştır. Küreselleşen dünyada iki farklı ülke arasında kolaylıkla ticaret yapılabilirken, yaşanan salgın süreci gibi durumlardan ötürü, tedarik zincirinde darboğaz ve krizler meydana gelebilmektedir. Bu durum da, üretim ile tüketim noktaları arasındaki bağın zayıflamasına neden olmaktadır.
Geleneksel performans değerlendirme kriterlerinde de köklü değişiklikler gözlemlenecektir. Yeni dönemde; sürdürülebilirlik, şeffaflık, belirsizlik ve riske uyum sağlama kabiliyeti, tepki hızı, dinamizm, yeniden dönüşüm yeteneği önplana çıkacaktır.
Gelecek dönem ekonomi mücadelesinde, talebe göre hızlı bir şekilde uyum sağlayan tedarik zinciri yönetimi, rekabet avantajı yaratacak temel unsurlardan olacaktır. Bu süreçte; beyaz eşya firmasının solunum cihazı üretmesi, tekstil firmalarının maske ve önlük dikimine başlaması, 3d yazıcı ve cnc makine sahibi firmaların yüz siperliği üretmesi gibi örnekler deneyimlenmiştir.
Tedarik zinciri olgunluk modeli ise, firmaların önem vermesi gereken konular arasında olacaktır. Tedarik zincirlerinin yapısında yer alan operasyonel risk değerlendirmeleri gözden geçirilirken; kaynak kullanım alanları önceliklendirilmeli, çalışma ortamının sağlıklı ve işlevsel hale getirilmesi konuları ön plana alınmalıdır.
Uzaktan çalışma ortamı, üretimin fonksiyonelleştirilmesi, alternatif pazarların oluşturulması, temassız yürütülecek satış ve üretim faaliyetleri ile birlikte; risk yönetimi ve dijitalleşme, gelecek dönemin ayrıştırıcı unsurları olacaktır. Yakın dönemde deneyimlediğimiz dijitalleşme adımlarına, dış ticaret alışverişi kapsamında iki banka arasında gerçekleştirilen para transferinde, Marco Polo blokzincir teknolojisinin kullanılmasını örnek gösterebiliriz. (Bkz. kaynak)
Covid-19 sonrası doğal afet ve salgın hastalık gibi öngörülemeyen durumlar karşısında;
- Acil durum planı ve operasyonel risk değerlendirmelerini tamamlamış,
- Tedarik zincirini mümkün olduğunca yerelleştiren ve üretim ile tüketim noktalarını yakınlaştıracak,
- Talep değişimini yönetebilecek,
- Çalışma ortamını sağlıklı hale getirecek ve çalışma modellerinde sürdürülebilirlik sağlayabilecek
işletmeler, rakiplerine kıyasla çok daha hazırlıklı durumda olacaklardır.